Müziksel İşitme ve Algılama

Bireyin kalıtsal olarak getirdiği ve müziksel öğrenmesini çerçeveleyen sınıra ya da müziksel öğrenme kapasitesine "müzik yeteneği" denir. Müzik yeteneğinin derecesi müziksel işitme algılama testleriyle ortaya çıkarılır.

Dünyada en tanınmış olanlar Seashore, Wing ve Gordon'un testlerdir. Bu testlerden ilki 1912'de Amerika'da Carl Saeshore tarafından denenmiştir. Bu test bir dönem Türkiye'de de (1992) kullanılmıştır.

Ülkemizde müziksel algılama yeteneğinin ölçümü, ayrıntılarında küçük farklılıklar olmakla birlikte, genellikle verilen seslerin (bir, iki, üç ve dört ses), ezgilerin (tonal-makamsal) ve ritm kümelerinin yineletilmesi biçiminde yapılmaktadır.

• Ritm kümelerinin yinelenebilirlik derecesi, ritm duygusunu

• Yatay aralıkların yinelenebilirlik derecesi, birbirinden bağımsız soyut seslerin yüksekliklerini algılama yeteneğini

• Dikey ses kümelerinin (akorların) yinelenebilirlik derecesi, seslerin birbirleri ile olan ilişkilerini algılama yeteneğini

• Ezgilerin yinelenebilirlik derecesi ise müzik belleğinin kapasitesini ölçmede fikir verir

Müziksel işitme; müziksel olarak duyulan sesleri algılama, tanımlama, ayırt etme, çözümleme davranışlarını içerir. İşitme yeteneği bölgesel, bağıl ve mutlak 3’e ayrılır.

1. Bölgesel (yaklaşık) işitme: Müziksel seslerin yükseklik özelliklerini bölgesel olarak (kalın-ince ) tanımlayabilme yeteneğidir. Duyulan müziksel ses, bulunduğu alana göre yaklaşık olarak algılanabilir.

2. Bağıl - Göreceli (rölatif) işitme: Müziksel sesleri bilinen başka bir sesle karşılaştırarak tanıma, ayırt etme ve adlandırma yeteneğidir.

3. Mutlak salt (absolüt) işitme: Müziksel sesleri bilinen başka bir ses yardımı olmaksızın algılayıp adlandırabilme yeteneğidir. Önceleri mutlak işitme yeteneğinin kalıtsal olduğu ve doğuştan ve doğuştan geldiği kabul edilmekteydi. Yapılan araştırmalar çevre, çok erken yaşta müzik eğitimine başlama, düzenli ve uzun süreli çalışma ile mutlak işitmenin oluştuğu tezini ortaya koymaktadır.


Gülden Şair
Rekor Sanat - Piyano Öğretmeni