Resim Sanatında Röprodüksiyon Tekniğinin Bireylere Yansıması
Mezopotamya sanatı (i.ö. 9000-500) yıllarından günümüze yani (2003 ve sonrası) yokoluş tarzına kadar, aradaki dönemlerde 96 tane daha sanat akımı kendi dönemlerini yaşamış ve yeni bir sanat döneminin başlangıcına öncülük etmişlerdir.
Röprodüksiyon; bir sanat eserinin aslına uygun kopyasıdır. Bu işlem genelde basım yöntemleri kullanılarak yapılır. Bir sanat eserinin bu anlamda çoğaltılması ve röprodüksiyon sayılabilmesi için, özgün yapıtın gerçekte tek nüsha olarak yapılmış olması gerekir. Röprodüksiyonu kopyadan ayıran özellik, onun taklit olmayıp, yalnızca özgün yapıtın özgün tekniği dışında bir teknikle yeniden üretilmesidir. İşte bu yüzden kopya sayılmaz. Resim öğrenmek isteyen bir bireyin ilk önce ustayı taklit edip, doğruyu algılayıp ardından kendi özgün işlerine imza atması gerekmektedir. Sanatın her alanında olduğu gibi usta çırak ilişkisi şarttır. Çırak olmadan usta olmak her alanda mümkün olmadığı gibi bu alanda da mümkün değildir. Teorikte aktarılan bilginin yetersizliğini, uygulamada gözlemleyerek kendini daha pratik ve kalıcı bir şekilde geliştirir. Yaşayarak öğrenme bireyin usta olma yolundaki adımlarını güçlendirir.
Usta Sanatçıların renk – biçim, doku, kompozisyon, oran – orantı vb. tekniklerle uyguladıkları eserler, sanat eğitimi almak isteyen her bireyin gelişmesine katkı sağlamaktadır. Kendine uygun bir yorumu bulabilmesi için bireyin bu uygulamaları yapması şarttır. Renk kullanımını, çizgi kalitesini ressamın eserini taklit ederek yapması ona güzel bir rehber olmaktadır.
Turan Vardar
Rekor Sanat - Resim Öğretmeni